* Toplumdusmani.Net
  • 1
    • 1 mesajınız var
    • User Avatar
      Admin

      Sitemize hoşgeldin ziyaretçi üye
      olarak projemize katılabilir
      sitemizin editörlerinden biri de
      sen olabilirsin.

      2 dakika önce
    • Bütün mesajları gör
  • 2
    • 2 hatırlatmanız var
    • Güncellemeler 78%
    • Proje Durumu 54%
    • Bütün hatırlatmaları gör
  • 1
    • 1 tane bildirimin var
    • Üye girişi açıldı. 27 dakika önce
    • Bütün bildirimleri gör
  • Admin
    • User Avatar
      admin

      admin@toplumdusmani.net

    • Profilini Düzenle
    • Resimlerin
    • Ayarlar
    • Çıkış
  • Anasayfa
  • Sözlük
  • Üstadlar
    • Nietzsche
    • Franz Kafka
    • Montaigne
    • Jean Paul Sartre
    • Dante Alighieri
    • Williams Shakespeare
    • Nazım Hikmet Ran
  • Mitoloji
    • Mitoloji Özel
    • Yunan Mitolojisi
    • Roma Mitolojisi
    • Mısır Mitolojisi
    • Mitoloji Nedir
  • Felsefe
    • Felsefe Özel
    • Filozoflar
    • Felsefe Akımları
    • Felsefe Sözlüğü
    • Felsefe Nedir
  • Edebiyat
    • Edebiyat Özel
    • Dünya Edebiyatı
    • Türk Edebiyatı
    • Kitaplardan İnciler
    • Edebiyat Nedir
  • Alt Kültür
ToplumDusmani.Net V3
  • Anasayfa
  • Du bakalı nolcak... Nedir

Yazıyı Gönderen: duysana
Gönderilme Tarihi: Sat, 15-Dec-2007
Okunma: 2719 kez
Yazı Boyutu: 10.55 KB

Reklamlar
» Ünlü Düşmesi
» Dış Kuvvetlerin Oluşturduğu Yer Şekilleri
» Düşünce Yazısı
» İçgüdü
» düalizm
» Düşünüyorum Öyleyse Varım Sözünün Açıklaması
» Atatürkün doğduğu yer
» Düşünme
» Güdü
» prodüksiyon
Sonuç : 10 adet ilgili yazı bulundu..

Du bakalı nolcak...

Boğaziçi'nin Karadeniz Boğazına yakın Anadolu yakasında,denizkıyısı üstünde bir çayevi...O çay evinin hemen bütün müşterileri,hep o semtin insanları olduklarından ve oraya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar.Çoğu da emeklidir.Emekli olunca konuşmaları doğal olarak geçim sıkıntısı,pahalılık,sürekli zamlar vb konular üstüne oluyor.
O sabah da yine her zamanki gibi önce ev dertlerinden başlayıpülkenin sorunlarından konuşmaya geçtiler.Hükümet enflasyonu yüzde otuzda tutacagına söz vermişti,oysa yüzdesekseni buldu.Yüzde seksen ,ha?Peki ne olacak?Alamanya ya, Fransa'ya,İsveç'e işçi gönderdik,yine yetmedi;taa Arabistan'lara,Avusturalyalara işçi gönderdik,yine yetmedi.Şimdi de Sovyetler Birliğine işçi gönderilecekmiş.Gitmeye istekli işçiler öyle yığılmışlar ki ,sıra kapmak için birbirlerini ezmişler.Allah allah!...Yahu,komünist Rusya ya bile işçi gönderecekler ha?Paranın komünisti,faşisti,dini imanı olur mu arkadaş,para paradır,gelsinde nereden gelirse gelsin.Ben komünistin parasını alıp cami yaptırdıktan kuran kursu açtıktan sonra bir günahı yok ki...Üstelik sevabı bile var.
Peki bunun sonu nereye varacak birader?Allah sonumuzu hayreylesin!
Efendim,memleketin bütün gelirleri,aldığımız dış borçlarn yıllık faizini ödemeye bile yetmiyormuş.Deme yahu...Amerika dan aldığımız borçlarla,salt eski borçların faizini bile zor ödüyormuşuz.Allah allah...Bu gidişin sonu nereye varır dostum?
Ayemef diye uluslararası bir kuruluş var ya hani...Evet,işte o uluslar arası para fonu mu ne...Uluslararası demek,ne demek?
Amerika demek...İşte bizim kendi memleketimizde nereye ne yapacağımıza,neyi nasıl yapacagımıza,neyin nasıl yapılacagına,fabrikamıza,yolumuza,her şeyimize,herşeyimize o karar verirmiş...Yok yahu...Bak bunu bilmiyordum...Peki böyle giderse ne olur...
Hergün,her akşam hep bu konular konuşulur...Her konuşmada aynı sözlerle şaşarlar!Yok yahu!...Allah allah!...
Çayevindeki emekliler birbirlerine hep yanıtsız kalacak aynı soruyu sorarlar:
-Peki,n'olacak böyle?Bekleyelim görelim.Bakalım,n'olacak?
-Bunun sonu nereye varır böyle?Hep merak ediyoruz.Dur bakalım,n'olacak?
O sabah yine hiç bıkıp usanmadan aynı konular konuşuldu ve çayevindeki herkes birbirine 'Dur bakalım,n'olacak?'dedi.
Gün görmüş,dönem geçirmiş,eski Tophane Askeri Sanayi Mektebi'nden yetmişe,yetmişini çok aşkın bir eski işçi emeklisi,
-Dur bakalım,n'olacak deyip duruyorsunuz da,bana bir akrabamızın başınagelenleri anımsattınız..dedi.
Başlar ona yöneldi.Akrabasının başına geleni merakla sordular.Bu ilgiyi bekleyen işçi emeklisi de olayı şöyle anlattı.
Hani hükümetimiz darda kalıp dünya cenneti Boğaziçi'nin en güzel tepelerini,korularını,yerlerini,petrol zengini Araplara satıyordu ya...İşte o sıra bir Arap zengini çıktı ortaya,Şeyh mi Prens mi,yoksa hepsi birden mi,öyle bişey.Adı Ebul-Fatık El-Mışki.Boğaziçi nin seyrine doyum olmaz tepelerden birini satın almış.Oraya artık köşk mü,konak mı,saray mı,işte öyle bir şey yaptıracak.Derken bu Ebul Fatık,bir Türk kızıyla evlenme sevdasına düşmüş.Hangi Türk kızı olduğu belli değil,yeter ki Türk kızı olsun...Elbet Arap ölçülerinde güzel de olacak.
Ebul-Fatık için satın alacağı tepeyi arayıp bulan komisyoncular,bu kez de ona kız aramaya başlamışlar.Ebul-Fatık ın aradığı kızda aradığı koşullar var:Genç olacak,kızoğlankız eline erkek eli değmemiş olacak ve gayette saf olacak.Bu zamanda İstanbul da böyle kız bulmak kolay mı?Ebul-Fatık da zaman da para da çook,ille de aradığını bulacak.Aracılar,ısmarlanan kızı araya dursunlar,Ebul-Fatık da biyandan çatpat Türkçe öğreniyor ki,evleneceği kızla 'yat,kalk,uzan,dön' falan filan gibi kendisine gerekli olan bikaç söz konuşabilsin.
Ebul-Fatık a çok kız göstermişler.Arap hinoğluhin,öyle her kızı da beğenmiyor.Süt beyaz tenli,lahmacun bedenli,kalçaları enli bir lokum olacak.Sonunda bulunan kızlardan birini çok beğenmiş.İşte biz Ebul-Fatık'ı bu ilişkiyle tanıdık.Çünkü,Ebul-Fatık ın ayılıp bayılarak beğendiği kız,bizim hanımın uzaak bir akrabasının kızı...Kız tam da Ebul-Fatık ın istediği gibi,onyedi yaşında,kurankursunda yetişmiş,akça pakça,yandan çarklı kalçalar...Saflığına gelince,aptaldan bir parmak yukarıda saf...Ebul Fatık ı da bir görseniz,korkudan dudağınız uçuklar.Kızın babasından yaşlı.İnsan kılığındaki bu çirkinlik anıtını görenbiri öyle şaşmış ki,iki elini gökyüzüne kaldırıp 'Hey kurban olduğum allah,sen nelere kaadir değilsin..'diye şaşkınlığını belirtmişÜstelik memleketinde üçmü,beşmi-kesin sayısı saptanamadı-karısı olduğundan bu kızı hükümet nikahıyla değil,imam nikahıyla alacak.Her neyse efendim,bu Ebul-Fatık,kızla evlendi.
Saf kız,çok yoksul bir ailenin çocuğu olduğundan,evlenip de o lükse,o görkeme kavuşunca çok mutlu oldu.Kocasının adı Ebul,Fatık el-Mışkı çok uzun olduğundan,kızın ailesi ana kısaca Fıtık amca diyor.Hem de Fatık Bey deyince,Arabın adı azbuçuk Türkçeleşmiş oluyor.Kızın kendinden altı yaş küçük bir oğlan kardeşi var,kızın tersine cin mi cin.O,Fatık Amca diyemediğinden Fıtık Amca demeye başladı.Fıtık Amca aşağı,Fıtık Amca yukarı...
Biz de hanımla iki kez evlerine gittik.Boğazın tepesindeki o köşk yapılana dek,Nişantaşı nda lüks daire satınalmış,daireyi de kızın üstüne yapmış.Biz Fıtık Amca yı orada tanıdık.
Gel zaman git zaman...Bundan sonra olanları bana hanım anlattı.O da ,Fıtık amcanın genç karısından duymuş.Çünkü kadın olup biteniher önüne gelene anlatıyormuş.
Fıtık Amcanın güzel ve küçük karısı sokakta hep çarşafla geziyor.Fıtık Amca çok kıskanç olduğundan,gencecik karısının kadın akrabalarıyla bile sık görüşmesini istemiyor.İyi ama,Fıtık Amcanın evde olmadığı zamanlar kızın canı sıkılıyor.Kıskanç Amca,biryandan da karısını eve hapseden koca izlenimi vermek istemiyor çevresine.Karısına güvenen bir koca görünümünde...İşte bu yüzden,kendisinin evde bulunmayacağı iki gün karısına alışveriş için,çok uzaklara gitmemek koşuluyla,sokağa çıkabileceğini söylüyor.Genç kadın buna çok seviniyor,ama sokakta ne yapsun tek başına?Sinemaya gidip gidemeyeceğini soruyor.Fıtık Amca uzun uzun düşünüyor.Karar vermek kolay değil.Gitme dese,karısına baskı yapmış olacak.Git demeye de içi elvermiyor.Birlikte gitmeleri hiç uygun değil.Sonun da şöyle diyor:
-Avet...Müsade var...Velakin avvalden ben görecek,bilahara sen...
Fıtık Amca,o dolaylardaki sinamalarda oynanan bütün flimleri seyredip 'Hazreti Ömer in Adaleti'adlı yerli flimi görebileceğini söylüyor.Necmiye...Genç kadının adı.Gidiyor sinemaya...Fıtık Amcanın içi pırpır...Ertesi akşam eve dönüyor.Oh,şükür Necmiye evde.
-Necmiyaa?
-Efendim.
-Ne yaptın ben yokken?
Necmiye yanayakıla anlatmaya girişiyor!
-Ah,sorma...
Nasıl sormasın,meraktan çatlıyor.
-Neoldu Necmiya?
--Öyle bir şey geldi ki başıma,şaştım şaştım kaldım.
-Ne geldi başına?
Necmiya saf saf anlatıyor!
-Senin söylediğin sinemaya gitmek üzere çarşaflandım.
-Şok güzel.
-Çıktım sokağa
-Avet?
-Yolda giderken bir herif sokuldu yanıma?
-Bir harif?
-Evet...Ben gidiyorum,o da yanımda gidiyor.Ben gidiyorum o da gidiyor.Dur bakalım,ne olacak,niye merak ettim.
Fıtık Amca çok bozulur ama,karısına belli etmemeye çalışarak o da şaşmış görünür!
-Allah allah..Banda şok merak ettim.Dur bakalım n'olecak?
-Ben gidiyorum,o gidiyor...Böööyle yanımda.Dibimden ayrılmıyor.Dur bakalım n'olacak diyorum içimden...
-Fasuphanellah...Dur bakalım n'alecak?
-Bileti alıyorum o senin dediğin sinemaya girdim,adam da girmez mi?
Bu kez Fıtık Amca atik davranıp karısından önce sordu:
-Ve minelgaraip...Dur bakalı n'olecak?Sonra?
-Sonra ben oturdum.O da yanımdaki boş koltuğa oturmaz mı?
-Hayret!Du bakalı n'olecak?
-Işıklar söndü,flim başladı.
-Eeee anlat Necmiyaa?
-O herif elini bacağıma atmaz mı?
-Ne diyorsun,velacaip...
-Çarşafımın eteğinin altından elini sokmaz mı?Aaa!Şaştım kaldım...
-Ne yapacak?
--Bilmem bende onu merak ediyorum ya...Dur bakalım,n'olacak diye bekliyorum.
-Vallahi ban da merak ettim yahu...Dur bakalım,n'olecak diye bekliyorum.
-Sonra o herif oramı buramı karıştırmaya başladı.Doğrusu çok merak ettim.Sen olsan merak etmez misin?
Fıtık Amcanın gözlerinden ateşler saçılıyor ama,karısı o denli saf ki,kızsa ,hiç yakışık almayacağı için o da karısına uyup soruyor!
-Nacmiya,du bakalı n'olecak?
-Sonra 'Hareti Ömer in Adaleti' BİTİ.Lambalar yandı.Ben kalktım,o da kalkmaz mı?
-Sonra-harih da?
-Evet
-Velacaip ve minelgarip...Du balalı n'olecak?
-Çıktım sinemadan,o da çıktı.Ben yürüyorum,o da yanımda yürüyor.
-Aman Necmiya,vallahi şok merak ettim.Du bakalı n'olecak?
-Ben de merak ediyorum.Ben köşeyi saptım.
-Harif da saptı mı?
-Saptı.
-Anlat şabuk Nacmiya,şok meraklı.
-Bizim aapartmanın kapısından girdim,herif de girdi.Dur bakalım,n'olecak diye merak içindeyim.
Fıtık Amca ter içinde...
-Sonra?
-Bizim kata çıktım,herif de çıktı.
-Vay harif vay!...
-Çantamdan anahtarı çıkarıp bizim dairenin kapısını açtım,girdim içeri,o da girmez mi?
-Harif da yallah içeeri?
-Evet
-Du bakalı n'olecak...Aman anlat şabuk Nacmiya...
-Eve gelince yatak odasına girip elbet soyundum.O da soyunmaz mı?
-Ne diyorsun Nacmiyaa...Du bakalı n'olecak?
-Soyununca yatağa girdim.Olur şey değil,o da benimle yatağa girmez mi?
Fıtık Amca kızgın demirle dağlanmış gibi haykırır:
-Ayvaaaaah!Du bakalı n'olecak?
-Ben de yatakta ne olacak diye merak ediyorum.
--Aman Nacmiyaa,vallahi meraktan şatlayacak ban...Söyle şabuk,ne oldu Nacmiya?
-Hiiç canım...Bir şey değilmiş,ben de boşu boşuna merak etmişim.
-Boncuk boncuk ter döküyordu Fıtık Amca.
-Yok yahu...Peki,ne oldu Nacmiyaa?Ne yaptı?
-Aynen senin her gece yaptığını...
Beyninden vurulmuşa dönen Fıtık Amca ne yapsın şimdi?Karısı o denli saf ki, başına kötü bir şeyin geldiğinden bile haberi yok ki...Döğse olmaz.Kovsa olmaz.
Erkekliğe toz kondurmamak ,yiğitliğe krem sürdürmemek için Fıtık Amca şöyle der:
-Amaaaaan Nacmiya,ban da muhim bişey zannediyordum.Du bakalı n'olecak diye boşuna merak etmişim.Velakin hiç möhim değil.
Olayı anlatan yaşlı işçi emekçisi,
-İşte böyle arkadaşlar,diye sözü bağladı,bütün bu olup biteni kadın saf saf her önüne gelene anlatıyormuş.Bizim hanımda kendisinden duymuş.
Titreyen elindeki kahve fincanını masaya koyan bir memur emeklisi,-Yahi,hiç anlayamadım,dedi,sen şimdi bu olayı ne diye anlattın?Kel mana?
İşçi emeklisi,
-Hergün burada laflayıp laflayıp da sonunda 'Dur bakalım,n'olacak?'diye merak edip soruyorsunuz ya,işte sizi meraktan kurtarmak için ne olacağını anlattım.
Çayevindekilerden bir kahkaha koptuu.
İşçi emeklisi ekledi:
-Velakin hiç mühim değil.


[ Katagoriye Dön | Ana Menüye Dön ]
  • # Ünlü Düşmesi

    İki heceli olup birinci hecesinde geniş (a, e, o, ö), ikinci hecesinde dar ünlü (ı, i, u, ü) bulunduran bazı Türkçe ve yabancı kelimelere ünlü ile başlayan veya tek ünlüden oluşan bir ek getirildiğind...
    Devamını Oku 2011-09-12 18:37:55
  • # Dış Kuvvetlerin Oluşturduğu Yer Şekilleri

    Dış kuvvetler iç kuvvetler sonuşu oluşan yerşekillerinin son düzeltmelerinin yapıldığı kaynağını güneşten alan kuvvetlere denir. Dış kuvvetlerin etkisiyle yüksek yerler aşındırılmaktadır. Böylece yery...
    Devamını Oku 2014-02-28 11:10:51
  • # Düşünce Yazısı

    Düşüncenin açıklanıp geliştirildiği düz yazılara düşünce yazıları denir. Düşünce yazılarında öznel cümlelere yer verilir. Okura birşeyler sezdirmek için yazılmıştır. Herhangi bir olay çerçevesinde ger...
    Devamını Oku 2012-11-08 14:31:15
  • # İçgüdü

    İçgüdü Nedir ? (Özet) : Canlıları ortak amaca yönelten, öğrenilmeyen, psişik olmayan, düşünceden doğmayan, canlıda doğuştan bulunan, bedensel, biyolojik itki. Her türe ait, tür davranışını belirleyen ...
    Devamını Oku 2011-10-08 16:24:25
  • # düalizm

    düalizm herhangi bir alanda birbirlerine indirgenemeyen iki karşıt ilkenin varlığını ileri sürme... bircilik ve çokçuluk terimleri karşılığıdır. felsefe alanında ilk dualist, antikçağ yunan düşünü...
    Devamını Oku 2007-09-02 13:00:54
  • # Düşünüyorum Öyleyse Varım Sözünün Açıklaması

    Özet: René Descartes'in aşama aşama ulaştığı meşhur sözüdür. descartes; herşeyden şüphe edebiliriz hatta şüphe ettiğimizden bile şüphe ederken hep aynı şeyi yaparız; düşünürüz. hiçbir zaman düşünmekt...
    Devamını Oku 2010-11-28 18:45:38
 
Yorumlardan Yazarları Sorumludur. Yorumunuz Site Yönetimi Uygun Görürse Yayınlanır..!!..
Gönderen Başlık

Du bakalı nolcak... Resimleri

Du bakalı nolcak... Yorumları

Gönderen Başlık

Du bakalı nolcak... Videoları

Henüz bu yazıya eklenmiş video bulunmamaktadır.
» Önerdiklerimiz
» Friedrich Nietzsche
» Michel de Montaigne
» Jean Paul Sartre
» Dante Alighieri
» Nazım Hikmet Ran
» Williams Shakespeare
» Franz Kafka
» Charles Bukowski
» Mitoloji
» Yunan Mitolojisi
» Mitoloji Sözlüğü
» Homeros
» Olimpos Tanrıları
» Zeus
» Mitoloji Resimleri
» Amazonlar
» Reklamlar
» Alt-Kültür Başlıklar

© 2005 Toplumdusmani.Net.Org. Design by Zeus