Anasayfa > Sözlük > M > Manzum Eser Nedir |
Manzum Eser Nedir Nedir
Mısralardan meydana gelen ölçülü ve kafiyeli ürünlere nazım denir. Nazımla ortaya konmuş kısa ürünlere manzume, uzun ürünlere de manzum eser denir. Günümüzde nazım ve şiir kelimeleri aynı kavramı karşılar şekilde kullanılmaktadır. Şiirler de nazım şeklinde ortaya konur; fakat her nazım şiir değildir.Şiir, bizi bulunduğumuz ruh halinden alıp başka bir ruh haline götürebilen, içimizde güzel duygular uyandıran, mısralardan örülmüş ve sanat değeri taşıyan sözlerdir.
Manzumelerde anlam bütünlüğü taşıyan en küçük parçaya nazım birimi denir.
İki mısradan meydana gelen ve kendi arasında anlam bütünlüğü taşıyan nazım birimine beyit; ikiden fazla mısradan meydana gelen ve yine anlam bütünlüğü taşıyan nazım birimine Kıt’a veya bent ya da üçlük, dörtlük, beşlik … adı verilir.
Belli bir ölçü ve kafiye düzeni ile örülmüş mısralardan meydana getirilmiş biçimine nazım şekli denir.
Manzum eser örneği:
ÇOBAN ÇEŞMESİ
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
“Göynünü Şirin’in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi…”
O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Kerem’in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu…
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.
Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül arar da,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi…
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
(Han Duvarları)
NAZIM , MANZUME , MANZUM ESER:
*Nazım ölçülü ve uyaklı anlatım biçimidir.
*Nazım biçiminde söylenmiş eserlere manzum eser denir.
*Bu eserlerin kısa olanına manzume denir.
*Manzume genel olarak ölçülü ve uyaklı söz demektir. Ancak nazmın ölçüsüz , uyaksız olanı da vardır. Buna serbest nazım denir.
*Nazmın her bir satırına dize (mısra) denir.
*Dizeler birleşerek beyit, kıt’a (dörtlük), bent gibi birimleri oluşturur.
*Nazım bu birimlerle kurulur.(Nazım birimi)
Manzum Eser Nedir | Ekleyen: Zeus | Tarih: 27-Sep-2011 15:06. | Bu yazı 78597 kez okundu..
Manzum Eser Nedir ile ilgili diğer yazılar..
-
# Manzum
1 - Özellikle duyguların, hislerin anlatildiqi yazı biçimidir. Dizelerden (mısralardan) oluşur. Dizeler alt alta sıralanır. Ölçü ve kafiyesi (uyağı) bulunur. Böyle yazılara manzume denir. Manzumelerin...Devamını Oku 2011-08-27 16:57:10
-
# Edebi Eser
Edebi Eser : Duygu, düşünce ve hayallerimizi sözle veya yazıyla etkili bir biçimde dile getiren esere edebi eser denir. Edebi Eser Nedir? Tanımı ve Özellikleri Yaşanan, görülen, duyulan, bir ola...Devamını Oku 2011-10-24 11:49:05
-
# Mensur Eser
Edebiyatta iki türlü anlatım şekli vardır: Manzum ve Mensur. Mensur; sözlük anlamıyla, nesir halinde yazılan yazı, yani düz yazı demektir. Dilbilgisi kurallarına göre cümleler halinde yazılmış eserl...Devamını Oku 2011-10-30 17:32:23
-
# Empirizm Nedir ve Empiristler Kimlerdir
Doğru ve genel geçer bilginin duyumlar yoluyla oluşan deneylerle kazanılabileceğini öne süren felsefe görüşüdür. Empirist anlayışa göre insan zihninde doğuştan getirilen hiçbir bilgi yoktur. İnsan zih...Devamını Oku 2008-06-05 10:42:51
-
# Olay Yazısı Nedir
Olay Yazısı Nedir ? Kişi,yer ve zaman öğeleri kullanılarak serim, düğüm, çözüm planına göre "kurgulanarak" yazılan bir ya da birçok olay ya da durumun anlatıldığı sanat metinlerine-edebi metinlere ola...Devamını Oku 2010-11-08 14:51:49
-
# 3D Nedir ?
Bir resmin yada görüntünün; derinliğinin, genişliğinin ve yüksekliğinin olması halidir. Ancak bilgisayarda genelde, gerçek hayata yakın görüntülere bu isim verilmektedir. Örneğin bir bilgisayar oyunun...Devamını Oku 2011-03-10 15:17:31
Manzum Eser Nedir Resimleri

Manzum Eser Nedir Yorumları
Gönderen | Başlık |
---|---|
zeus | Tarih: 15:09:28 09.27.2011 Güncelleme: 12:45:06 11.13.2013 |
Webmaster ![]() ![]() Tarih: 02.24.2005 Nereden: antalya Gönderiler: 1338 |
Manzum Hikaye Örneği Küfe -Mehmet Âkif Ersoy
Beş on gün oldu ki, mu’tâda inkıyâd ile ben Sabahleyin çıkıvermiştim evden erkenden. Bizim mahalle de İstanbul’un kenârı demek: Sokaklarında gezilmez ki yüzme bilmiyerek! Adım başında derin bir buhayre dalgalanır, Sular karardı mı, artık gelen gelir dayanır. Bir elde olmalı kandil, bir elde iskandil, Selâmetin yolu insan için bu, başka değil! Elimde bir koca değnek, onunla yoklayarak, Önüm adaysa basıp, yok, denizse atlayarak, Ayakta durmaya elbirliğiyle gayret eden, Lisân-ı hâl ile amma rükûa niyyet eden- O sâlhurde, harâb evlerin saçaklarına, Sığınmış öyle giderken, hemen ayaklarına Delîlimin koca bir şey takıldı… Baktım ki: Genişçe bir küfe yatmakta, hem epey eski. Bu bir hamal küfesiymiş… Aceb kimin? Derken; On üç yaşında kadar bir çocuk gelip öteden, Gerildi, tekmeyi indirdi öyle bir küfeye: Tekermeker küfe bîtâb düştü tâ öteye. -Benim babam senin altında öldü, sen hâlâ Kurumla yat sokağın ortasında böyle daha! O anda karşıki evden bir orta yaşlı kadın Göründü: -Oh benim oğlum, gel etme kırma sakın! Ne istedin küfeden yavrum?Ağzı yok, dili yok, Baban sekiz sene kullandı… Hem de derdi ki: “Çok Uğurlu bir küfedir, kalmadım hemen yüksüz… ” Baban gidince demek kaldı âdetâ öksüz! Onunla besliyeceksin ananla kardeşini. Bebek misin daha öğrenmedin mi sen işini?” Dedim ki ben de: Ayol dinle annenin sözünü… Fakat çocuk bana haykırdı ekşitip yüzünü: -Sakallı, yok mu işin? Git, cehennem ol Şuradan! Ne dırlanıp duruyorsun sabahleyin oradan? Benim içim yanıyor: Dağ kadar babam gitti… -Baban yerinde adamdan ne istedin şimdi? Adamcağız sana, bak hâl dilince söylerken… -Bırak hanım, o çocuktur, kusûra bakmam ben… Adın nedir senin, oğlum? -Hasan. -Hasan, dinle. Zararlı sen çıkacaksın bütün bu hiddetle. Benim de yandı içim anlayınca derdinizi… Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi. O, bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni Nasıl büyüttü? Bugün, sen de kendi kardeşini, Yetim bırakmıyarak besleyip büyütmelisin. -Küfeyle öyle mi? -Hay hay! Neden bu söz lâkin? Kuzum, ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak? Ayıp: Dilencilik, işlerken el, yürürken ayak. -Ne doğru söyledi! Öp oğlum amcanın elini… -Unuttun öyle mi? Bayramda komşunun gelini: “Hasan, dayım yatı mekteplerinde zâbittir; Senin de zihnin açık… Söylemiş olaydık bir… Koyardı mektebe… Dur söyleyim” demişti hani? Okutma sen de hamal yap bu yaşta şimdi beni! Söz anladım uzun, hem de pek uzun sürecek; Benimse vardı o gün birçok işlerim görecek; Bıraktım onları, saptım yokuşlu bir yoldan, Ne oldu şimdi aceb, kim bilir, zavallı Hasan? Bizim çocuk yaramaz, evde dinlenip durmaz; Geçende Fâtih’e çıktık ikindi üstü biraz. Kömürcüler kapısından girince biz, develer Kızın merâkını celbetti, dâima da eder: O yamrı yumru beden, upuzun boyun, o bacak, O arkasındaki püskül ki kuyruğu olacak! Hakîkaten görecek şey değil mi ya? Derken, Dönünce arkama, baktım: Beş on adım geriden, Belinde enlice bir şal, başında âbâni, Bir orta boylu, güler yüzlü pîr-i nûrânî; Yanında koskocaman bir küfeyle bir çocucak, Yavaş yavaş geliyorlar. Fakat tesâdüfe bak: Çocuk, benim o sabah gördüğüm zavallı yetim… Şu var ki, yavrucağın hâli eskisinden elim: Cılız bacaklarının dizden altı çırçıplak… Bir ince mintanın altında titriyor, donacak! Ayakta kundura yok, başta var mı fes? Ne gezer! Düğümlü alnının üstünde sâde bir çember. Nefes değil o soluklar, kesik kesik feryad; Nazar değil o bakışlar, dümû-i istimdad. Bu bir ayaklı sefalet ki yalnayak, baş açık; On üç yaşında buruşmuş cebin-i safi, yazık! O anda mekteb-i rüşdiyyeden taburla çıkan Bir elliden mütecaviz çocuk ki, muntazaman Geçerken eylediler ihtiyarı vakfe-güzin… Hasan’la karşılaşırken bu sahne oldu hazin; Evet, bu yavruların hepsi, pür südud-i şebab, Eder dururdu birer aşiyan-ı nura şitab. Birazdan oynıyacak hepsi bunların, ne iyi! Fakat Hasan, babasından kalan o pis küfeyi, -Ki ezmek istedi görmekle reh-güzarında- İlel’ebed çekecek dûş-i ıztırarında! O, yük değil, kaderin bir cezası ma’sûma… Yazık, günahı nedir, bilmeyen şu mahkuma! Kelimeler: mu’tâd: Alışkanlık buhayre: Göl lîsan-ı hâl: Hal dili inkıyad: Uymak İskandil: Denizin derinliğini ölçmeye yarayan alet rükû: Eğilme salhurde: Eski, asırlık delil: Kılavuz, baston zabit: Subay Bu manzum hikayenin özellikleri -Metinde duygu, ses akışıyla birlikte verilmiştir. -Her iki dizede bir değişen redif ve uyaklarla ve a a b b c c … uyak düzeniyle ses akışı sağlanmıştır. -Ritim, aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. -Sözcükler ağırlıklı olarak gerçek anlamıyla kullanılmıştır. -Metinde anlatılanlar yaşanması mümkün olan olaylardır. Gerçek hayattan yapılan gözlemler bire bir anlatılmıştır. Metni düz yazıya çevirelim: “Ben on gün önce, alışmış olduğum gibi, sabahleyin evden erkenden çıkıvermiştim. Bizim mahalle, İstanbul’un kenarı demek, sokaklarında yüzme bilmeyerek gezilmez…” Görüldüğü gibi metin düz yazı şeklinde anlatılmaya daha uygundur. Metnin olay örgüsü: 1. Şairin mahallede yürümesi 2. Değneğe küfenin takılması 3. Hasan ve annesiyle konuşmaları 4. Hasanın okumak istemesi 5. Şairin oradan ayrılması -Metinde yaşanmış veya yaşanabilecek olaylar anlatıldığı için olay örgüsünü çıkarabiliriz. -Bu metinde amaç, doğal gerçekliği bulunan bir konuyu anlatmaktır. Bu yüzden metnin anlatım yönü güçlü, çağrışım yönü zayıftır. -Metinde somut anlamlılık ön plandadır. -Bu metin yapı bakımından “manzum hikâye” özelliği gösterir. Manzume Örneği: Manzume: -Ölçülü ve uyaklı manzum parçalardır. -Öğretici konular ve akılda kolay kalması istenen düşünceler bu nazım şekliyle yazılır. -Estetik kaygı taşımazlar. -Çağrışım yönü ve imgeleme zayıftır. -Manzum hikâyeler birer manzumedir. Manzum Hikayelerin Özellikleri: -Toplumu ilgilendiren olaylar işlenir. -Daha çok ders veren, eğitici, öğretici, etkileyici konular seçilir. -Ölçü ve uyağa dikkat edilir. -Anlam, alttaki dizelerde devam eder. -Karşılıklı konuşmalara yer verilir. -Dizelerin uzunlukları aynı olmayabilir. -Bu nazım şekli edebiyatımıza Tanzimat Dönemi’nden sonra girmiştir. Manzume ve Şiir Arasındaki Ayırıcı Özellikler: -Şiirde anlatılanları düz yazıyla ifade edemeyiz, manzumede anlatılanları düz yazıyla ifade edebiliriz. -Şiirde olay örgüsü yoktur, manzumede olay örgüsü vardır. -Şiirde bireysellik duygu ve çağrışım ön plandadır; manzumede toplumsal konular yaşanmış ya da yaşanabilecek olaylar işlenir. -Şiirde çok anlamlılık ve imge ağır basarken manzumede sözcükler genellikle gerçek anlamında kullanılır. -Manzumeler genellikle didaktik metinlerdir. Soru: manzum esere dede korkut hikayelerini örnek verebilir miyiyz Mesaj: hani yazıya dönüşüyorya o bakımdan Cevap: Yarı manzum, yarı mensurdur. Yani biraz halk hikâyelerine benzer. Fakat gerek manzum kısımların çokluğu, gerek nesrinin normal nesir olmayıp çok defa seçili, düzenli, manzumeden yeni çevrilmiş hissini veren bir nesir olması onu halk hikâyelerinden çok farklı kılmakta ve destan menşeinden fazla uzaklaştırmamaktadır. Hacim bakımından ise Dede Korkut, bir mukaddime ile, her biri ayrı bir bütün olan, fakat hepsi bir arada da aynı bir bütünlük teşkil eden 12 destan parçasından ibarettir Bunlardan hiç biri bir destan uzunluğunda olmadığı gibi, hepsi bir tek destan durumunda da değildir. Bu bakımdan Dede Korkut halk hikâyesi olmağa yöneldiği sırada tespit edilen büyük bir destan parçası manzarası arz etmektedir. |
![]() |
Manzum Eser Nedir Videoları
Henüz bu yazıya eklenmiş video bulunmamaktadır.

Sonuc : 1 adet ilgili resim bulundu..
» Reklamlar |
|