{mosimage}ADIM ADIM MABOLİA
MuÄŸla ilimiz adını merkezinde bulunan küçük antik kent “MABOLİA” dan almıştır. Ancak MuÄŸla ili sınırlarında olan tek antik kent “Mabolia” deÄŸildir. Tarihi kalıntı açısından çok zengin olan MuÄŸla ilinde tam 103 tane ören yeri bulunmaktadır. Büyük çoÄŸunluÄŸu MuÄŸla ilinin sınırları içerisinde kalan bölgeye antik çaÄŸlarda ‘Karya’ denilmekteydi. Bölge adına M.Ö. 3400 yılında gelen kavimlerin “Kar” adlı komutanından almıştır. Bölgenin yerli halkı “Karlar” ve “Legler” dir.
MuÄŸla Merkezi’nde, yani Mabolia Kenti’nde fazla bir tarihi kalıntıya rastlanmamaktadır. Ancak burayı gezerken, mutlaka uÄŸranması gereken yer 9-5 milyar yıllık canlı fosillerinin yer aldığı MuÄŸla müzesidir.
YolculuÄŸumuza, MuÄŸla’nın kuzeyinde olan YataÄŸan ilçesi ile baÅŸlayalım. İlçeye ulaÅŸtığımızda, kazı çalışmaları henüz sonlandırılmamış olan, birbiriyle baÄŸlantılı iki antik kent göreceÄŸiz. Stratonekeia ve Lagina. STRATONEKEİA, YataÄŸan’ın 6 km batısında, Milas yolu üzerinde, Eskihisar Köyü sınırlarındadır. Kentte bir imparator tapınağı ve bir tiyatro göz dolduran kalıntılar arasındadır. Kentin tam ortasındaki tiyatroya benzeyen yapıda; bir
Bouleterion, yani meclis binası bulunmaktadır. Bu yapının kuzeye bakan duvarında yazan Latince yazı ise, fiyat listesi ve uygulama talimatıdır. Kentin batısında antik Yunan ve Roma’da gençlerin düÅŸünsel ve bedensel eÄŸitimleri için tasarlanmış Gymnasion denen yapı yer almaktadır. Kentin kuzeyinde çift giriÅŸli bir ana giriÅŸ kapısı vardır. Ve bu kapıda baÅŸlayan kutsal yol, Lagina’daki Hekate kutsal alanına ulaÅŸmaktadır. LAGİNA, Turgut Beldesi’nde, YataÄŸan-Milas yolundan 9km içerisindedir. Yörenin en önemli özelliÄŸi, M.Ö. 3000 yılı, Tunç çağından bu yana kesintisiz yerleÅŸim alanı olmasıdır. Kutsal yolla baÄŸlı bu iki kentten Lagina dini bir merkez, Stratonekeia siyasi bir merkez niteliÄŸindedir. Kente kutsal yolla baÄŸlı anıtsal giriÅŸ kapısı, kurban, sunak yeri, kutsal alanı çevreleyen duvar ve Hekate Tapınağı vardır. Bu bölgedeki ilk kazılar, Türk bilim adamları tarafından yürütülen ilk kazı olması açısından önemlidir. Bu kazıları Osman Hamdi Bey ve Halit Ethem Bey yürütmüÅŸtür.
BaÅŸladığımız YataÄŸan-Milas yolundan devam edersek Milas’a yani MYLASA ulaşırız. Bölgenin en önemli kentlerinden biri olan MYLASA’da Kayralıların ve Yunanlıların yanı sıra, MenteÅŸeoÄŸulları’nın da kalıntıları yer almaktadır. Hatta MenteÅŸeoÄŸulları dönemi kalıntılarından en önemlisi Milas’a 5 km uzaklıktaki, 200 m yükseklikte bir platoya inÅŸa edilmiÅŸ olan BEÇİN Åžehri’dir. Milas ilçesi her an her mahallesinde bir tapınak kalıntısı, bir dini mimarlık örneÄŸi bulundurmaktadır. Milas müzesi ise, Bodrum sualtı arkeoloji müzesinden devraldığı ve ilçe sınırlarından çıkarılan eserleri ile ziyaretçileri beklemektedir. İzmir-Milas Karayolu’nun 10. km sinde hemen yolun kenarında EUROMOS Antik Kenti’ni görüyoruz. Bu kentin en önemli özelliÄŸi genel olarak tahrip olmasına raÄŸmen, Asya’nın en iyi korunmuÅŸ 6 tapınağından birini içinde barındırmasıdır. Aynı yolun Milas’a daha yakın bölümünde 3 önemli antik kent daha bulunmaktadır. Bunlardan biri Çamiçi Beldesi’nden ayrılan yolla ulaşılan ve Milas’a uzunluÄŸu toplam 39 km olan HERAKLEİA Antik Kenti’dir. Kayalık bir arazide kurulan kenti 65 kuleli bir sur korumaktaymış. Kentin en iyi korunmuÅŸ eseri, limanın arkasındaki kayalıklardaki Athena Tapınağı’dır. Kentte ayrıca bir Agora (Pazar), bir Boleterion (Kent Meclisi), kutsal alan ve tiyatro yer almaktadır. Antik kentteki Bafa gölünün içindeki adacıklarda birçok manastır ve çilehane yer alır. İlki M.Ö. 7. yy’da yapılan manastırlar tam 13 tanedir. Bu bölgenin belki en önemli kenti olan İASOS ‘ a ulaÅŸmak için, Milas-İzmir yolundan Kıyıkışlacık Köyü’ne sapmamız ve toplam 8km yol almamız gerekmektedir. Kent daha önce ada iken yarımadaya dönüÅŸmüÅŸtür. En eski yerleÅŸim, M.Ö. 3000’e dayandığı kent, tam bir balıkçı kentidir. Mezarlar, halk tarafından bilinen ismiyle balık pazarı (Roma dönemi mezarı), su kemerleri, kent surları dışında kalan yapılardır. Kent surları içinde ise, kent meclisi, Agora yer almaktadır. Agora’da orta bronz çaÄŸa ait kalıntılar yer almaktadır. Kenttin en yüksek kesiminde bir ortaçaÄŸ kalesi ve limanında yer alan iki kule, kent koruması için yapılan yapılardır. Ayrıca kentte bir Helenistik çaÄŸ tiyatrosu vardır. Daha sonraki durağımız, Zeus Labrandos’un kutsal alanı olan LABRANDA’ya yola çıkmadan önce bilmemiz gereken Milas’ın doÄŸusuna doÄŸru 14 km’lik çetrefilli bir yol kat etmemiz gerektiÄŸidir. İçindeki kaynak suyuna da ismini veren Labranda, Mylasa’ya 8km geniÅŸliÄŸindeki döÅŸemeleri hala görülebilen kutsal bir yolla baÄŸlıdır. Kentte Roma dönemi hamamı, depo, hazine odası, kutsal yemek için yapılmış altı tane dörtgen oda, 12m geniÅŸliÄŸindeki merdivenin tam ortasında kutsal çeÅŸme, en üst terasta Zeus Mabedi, ve Antron olarak bilinen erkekler için ziyafet salonu, yukarı doÄŸru çıkıldığında bir mezar odası ve kutsal alanın 200m batısında bir stadyum yer almaktadır. Milas’ta yer alan diÄŸer antik yerleÅŸimler; Sinuru Mabedi Hydei, Borglia, Hydisos, Cemirus ise düzenlenip ziyaretçilere açılacağı günü beklemektedir.
Milas’tan daha batıya gidildiÄŸinde, ÅŸöhreti MuÄŸla’yı aÅŸmış olan bir yarı adaya, Bodrum’a yani Halikarnassos’a varılmaktadır. Antik çağın en ünlü kentlerinden olan HALİKARNASSOS, M.Ö.11. yy. larda kurulmuÅŸtur. Kent ünlü Halikarnasos tiyatrosunu içinde barındırmaktadır. Tiyatro, Halikarnassos’un kuzeyinde yer alır. M.Ö.4.yy. da tarihlenen tiyatronun oturma kademeleri, anakaraya oyulmuÅŸ, üzeri mermerle kaplanmıştır. Dünyanın 7 harikalarından biri olan MAVSOLEİON da Bodrum’da bulunmaktadır. M.Ö. 3500 e tarihlenen bu anıt mezar Kayralı Satrabi Mausalos tarafından baÅŸlanıp, karısı Artemisia tarafından tamamlanmıştır. Anıtın temeli kayalara oyulmuÅŸ, etrafı 36 sütunla çevrilmiÅŸtir. 1857-1862 yıllarında İngiliz arkeolog Newton tarafından çıkarılan eserler, British Museum’a götürülmüÅŸ ve hala orda sergilenmektedir. Yine bir dünya eni Bodrum’dandır. Bordu sualtı arkeoloji müzesi dünyanın en büyük ticari amphora (seramik taşıma ve saklama kabı) koleksiyonuna sahiptir. Bu amphoranın birçoÄŸu sünger avcıları tarafından çıkarılıp müzeye armaÄŸan edilmiÅŸtir. Yine Bodrum sualtı müzesinde, dünya müzeciliÄŸinde ilk kez, batık bir geminin bir ölçekli yeniden yapılmış hali sergilenmektedir. Bu gemi M.S.7.yy. DoÄŸru Roma gemisidir. Bu ünlü müze, Bodrumun simgesi olan Bodrum kalesinin içinde yer almaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili bu kalenin yapımında Halikarnasos da bir depremde yıkılan MAUSALOS’un mezar anıtının parçaları kullanılmıştır.
Bodrum yarımadasından çıkıp sahil yolunu izleyerek güneye yol alırsanız, muhteÅŸem doÄŸasıyla ünlü Gökova körfezine ulaşırsınız. Dünyada eÅŸi olmayan kumları ile meÅŸhur Sedir Adası’na da Gökova’dan (Akyaka) kalkan teknelerle ulaÅŸabilirsiniz. Bu eÅŸsiz kumlar suya karışan karbon ile oluÅŸmuÅŸtur. Sedir adasında ayrıca KEDRİAİ antik kenti de yer almaktadır. Kentteki agora tiyatro, kilise, antik liman ve Apollo Tapınağı gezilecek eserleridir.
Gökova’dan güneye doÄŸru ilerlediÄŸimizde ünlü tatil kasabası Marmaris’e ulaşırız. Marmaris’in merkezinde içinde Marmaris arkeoloji müzesini de barındıran Marmaris kalesi görülmeye deÄŸerdir. Ören yerleriyle pek tanınmayan bu ilçemiz, hiç de azımsanmayacak sayıda ören yerine sahiptir. Bu ören yerlerinden LORYMA M.Ö 7yy da kurulmuÅŸtur. Ören yerine ulaÅŸmak için önce deniz yoluyla Bozkale Limanı’na gelinmeli, daha sonra 1.5 saat tırmanılmalıdır. Kentte iki kutsal alan, bir nekrapol, üç kilise ve çok sayıda ev surlarla çevrili olarak inÅŸa edilmiÅŸtir.
Eh buraya kadar gelmiÅŸken gideceÄŸimiz yer Can Yücel’in memleketi Datça’dır. Datça Yarımadası’na gelmek için size ÅŸiddetle tavsiye edebileceÄŸim yolculuk deniz yolculuÄŸudur. Özellikle yazın küçük teknelerle saat başı Datça’ya ulaşılabilmektedir. Datça’da ilk durağımız merkezin 24 km kuzeyinde yer alan BURGAZ antik kentidir. Sahil boyu uzanan kentte M.Ö. 4. yy tarihli iki liman kalıntısı, bir kule, deniz surları ve nekropol yer almaktadır. Batı Anadolu’nun ne önemli kıyı kenti KNİDOS Datça yarım adasının en uç kısmında Yazı köyü sınırlarında yer alır. Denizden ulaşımı daha kolaydır, karadan ise merkeze 35 km uzaklıktadır. Kentte geniÅŸ limanlar yer almaktadır. M.Ö. 3. yy da planlı olarak inÅŸa edildiÄŸi ve bir yangınla terk edildiÄŸi sanılmaktadır. Bugün gezilebilir durumda olan doÄŸu-batı yönünde bir cadde, yolun altında-üstünde kamu yapıları, tiyatrolar, ‘Demater Kutsal Alanı’, ‘Aphrodite Tapınağı’, ‘Karinth Tapınağı’, Roma Mezarı Agora, anıtsal yapılar, küçük bir Odeon, ‘Diorisos Mabedi’, Bizans Kilisesi, Roma Dönemi Meclis Binası gibi kalıntılar mevcuttur.
Åžimdi MuÄŸla’nın ilçesi olan ve tarihi yapısı bakımından farklılık gösteren bir yere Fethiye’ye uzanacağız. Fethiye, MuÄŸla’nın merkezi gibi bir Karya yerleÅŸkesi deÄŸildir. Bir Likya yerleÅŸkesidir ve hatta Likya Uygarlığı’nın önemli bir eseri olan İzrozo Kaya Mezar Anıtı buradadır. Fethiye’deki ilk durağımız olan Gemili Adası’na, Gemile Köyü’nden vapurlarla ulaÅŸabilmekteyiz. ‘Aya Nikola Adası’ da denen ada (M.S. 5 yy) dinsel içerikli bir yerleÅŸimdir. Gemilerle gelinen bir haç merkezidir. Ada ve çevresinde 11 kilise vardır. Fethiye ilçesinin iç kısımlarına ilerlediÄŸimizde ve 24 km doÄŸuya gittiÄŸimizde KARDALYA (M.Ö. 3000) Antik Kenti’ne varırız. Sur kalıntıları, kayra mezarları ve bazı kitabeler Likya kalıntılarıdır. Ayrıca roma dönemi kalıntısı olarak bölgede Hellenistik tiyatro, hamam, koÅŸu pisti, agora ve hangi tanrıya ait olduÄŸu bilinmeyen bir tapınak kalıntısı da vardır. Kaçak kazı izlerinin yoÄŸun olduÄŸu Nekrapol’ün yanı sıra yoÄŸun sivil yapı ve sarnıç mevcuttur. Fethiye’nin en meÅŸhur antik eserleri kayalara oyulmuÅŸ Kral Mezarları’dır. Onlardan biri de KAUNOS’ta yer almaktadır. Dalyan’dan deniz ve karayoluyla ulaşılabilen bir kıyı kentidir. Burada yapımı yarım bırakılan kaya mezarları, bu mezarlarının yapım aÅŸamalarını görmek açısından önemlidir. Fethiye’nin Korkuteli Yolu’nun 60. km sinde OENOANDA kenti yer almaktadır. M.Ö. 3. yy tarihlenen kent Likya seçkinlerinin anıt mezarlarını içinde bulundurmaktadır. Kentin diÄŸer eserlerinin çoÄŸu Roma dönemine aittir. Bunlar; gymnasion, hamam, agoradır. Fethiye’ye gelmiÅŸken meÅŸhur Ölüdeniz’ini ve kumsalını görmeden olmaz. Ve bu kumsalın güneyinde yer alan TELMESSOS Antik Kenti’ni de görmeliyiz. M.Ö. 3000 e tarihlenen kent, günümüze deÄŸin kesintisiz yerleÅŸim alanı olmuÅŸtur. Her istilada yıkılan kentten günümüze kaya mezarları, birkaç lahit, Termessos tiyatrosu dışında pek bir ÅŸey kalmamıştır. Gezimize Fethiye-KaÅŸ yolundan devam edersek ilk uÄŸrayacağımız antik kent Fethiye’ye 40 km uzaklıktaki Yaka Köyü’ndeki TLOS Antik Kenti’dir. KuruluÅŸu M.Ö. 2000’e dayanmaktadır. Dik yamaçlar ve surlarla korunan kentte Likya Kenti’nin aynası Kaya Mezarları da bulunmaktadır. Ayrıca bir stadyum, bir tiyatro, gymnasion, ve hamam kentte bulunan roma dönemi eserleridir. Aynı yol üzerinden Fethiye ye 40 km uzaklıktaki Minara köyü yakınlarındaki PINARA Antik Kenti’ne gidiyoruz ÅŸimdi de. Kentin yukarı Akrapol’un sarp olan doÄŸu yamacında dantel gibi oyulmuÅŸ yüzlerce kaya mezarı görenleri büyülemektedir. Kentte yine birçok kaya mezarının yanı sıra bir adet roma dönemi hamamı ve arkasındaki doÄŸal yamaçta bir adet Hellenistik Dönemi Tiyatrosu vardır. Aynı yoldan devam edersek 50. km sinde batıya 12 km yol alarak ulaşılan SIDYMAA Antik Kenti’ne ulaşırız. Kentin kalıntısının büyük kısmı günümüzde evlerin arasında kalmış olan kaya mezarlarıdır. Kentte tiyatro, pek çok lahit ve anıt mezar günümüzde ayakta kalan eserleridir. Takip ettiÄŸimiz Fethiye-KaÅŸ kara yolunun 65. km sine vardığımızda güneye sapan 3 km bir yol ile LETOON Antik Kenti’ne ulaşırız. KuruluÅŸu M.Ö. 7. yy la dayanan kentin merkezinde yan yana dizili biri Keto, diÄŸeri Artemis, üçüncü Apollo için yapılmış üç tane tapınak yer almaktadır. Apollo tapınağı yakınındaki Hellenistik çöplük alanında bulunan ve Fethiye müzesinde sergilenmekte olan üç dilli kitabe Likya dilinin çözülmesinde çok büyük rol oynamıştır. Ayrıca kentteki kilise, çeÅŸme ve Hellenistik Dönem Tiyatrosu görülmeye deÄŸerdir. Daha önce bahsettiÄŸimiz üç dilli kitabeyi görmeye Fethiye müzesine mutlaka gidin. 1962 de kurulan müze, Fethiye ve çevresinden çıkarılan birçok deÄŸerli eseri sergilemektedir.
Bu saydıklarımız Anadolu’nun eÅŸsiz tarihi yapısından sadece birkaç örnek niteliÄŸi taşımaktadır. YaÅŸadığımız coÄŸrafyayı anlamak için tarihini görmemiz gerekmektedir. Bunun içinde çok iyi bir baÅŸlama yeridir MuÄŸla. Size en kısa zamanda gelmenizi ve bu eÅŸsiz güzellikleri görmenizi tavsiye ederim.
Derleyen: Aylin
