Yönetmenliğini James McTeigue’ın yaptığı (kendisi Matrix üçlemesi, Dark City ve Star Wars: Episode II - Attack of the Clones filmlerinin yönetmen asistanlıklarını yapmış) senaryosunu Wachowski kardeşlerin yazdığı film bir çizgi roman uyarlaması.
80’li yıllarda Thatcher’ın iktidar olduğu zamanlarda Alan Moore’un yazdığı ve David Lloyd’un çizdiği V fro Vendetta çizgi romanı o döneme ilişkin pek çok eleştiri içerse de aslında evrensel bir hikayeyi anlatıyor . Tiranlığa karşı direnişi.. Hikaye birçok kişiye hemen ünlü 1984 Goerge Orwell romanın hatırlatıyor ama bana Yevgeni Zamyatin ‘ın Biz adlı romanını hatırlattı. Ultrafaşist bir gelecekteki İngiltere’de geçen distopik hikayede anarşist etkiler oldukça fazla, fakat filmde bunların değiştirildiğine dair pek çok iddia var. En başta V ‘nin yok etmek için değil bir amaç uğruna savaştığını anarşizmin yapıcı öğelerinin filmde bulunmadığı gibi eleştiriler var. Karakterlerde değişikliklerin olduğunu mesela Evey kitapta çaresiz, korkutulmuş birisiyken devrimci mücadelede yerini alıyor, fakat filmde bu es geçilmiş. Sonra iyi polisin olmadığı bir Hollywood filmi mümkün değil zaten, polis müdürü de hafiften değiştirilmiş. Ayrıca faşist rejim çizgi romanda çok iyi tanımlanmışken (sermaye ve iktidar ilişkisi anlamında) filmde sadece zalim bir dikta var.
Gelelim hikayeye, kahramanımız V kendisine tarihten bir idol seçmiştir: Guy Fawkes.
Eski bir asker olan Guy Fawkes patlayıcılar konusunda uzmandır. Arkadaşlarıyla beraber Kral I. James'o devirmek için Westminister Sarayı’ndaki İngiliz Parlamento Binasını, aristokrasi zirvesinde havaya uçurmaya karar verip bir plan yaptılar. Komploculardan birinin saray çevresinden bir tanıdığına,Lord Monteagle’a , 5 Kasım 1605 günü saraydan uzak durmasını tavsiye eden bir mektup göndermesi sonucu komplo ortaya çıkınca yakalandı. İşkenceye ilk 3-4 gün dayanıp hiçbir şey söylemediği rivayet ediliyor. Sonra Sarayın karşında idam edildi. 5 kasım günü Gay Fawkes gecesi olarak halen şenliklerle kutlanmaktadır. Filmde V onun maskesini giyiyor , Gay Fawkes film boyunca gülümsüyor, espri anlayışı da sağlam aslında . Filmde V binaları patlatırken Çaykofski’nin 1812 Overtürünü dinliyor. En sevdiği film Monte Kristo Kontu, dans etmeyi seviyor hatta bir bir yerde “Dans etmeden yapılan devrim yapmaya değer değildir” diyor . Söz Amerikalı anarşist feminist Emma Goldman’a ait. Ve V harfi ile ilgili bir çok ayrıntı filmin içine serpiştirilmiş. Mesela Creedy ‘nin evinde Beethoven’ın V. senfonisi çalıyor ve bu parçanın girişinde çalan ritmik kalıp mors kodunda V harfini oluşturuyor, işkence kampında V ‘nin oda numarası yine V, jukebox da V. parçayı seçiyor ama diğer tüm parçaların numarası da V , “Vi Veri Vniversum Vivus Vici" 5 adet V ‘den oluşuyor ve buna benzer bir çok ayrıntıyı sizde bulabilirsiniz.
“People should not be afraid of their governments. Governments should be afraid of their people.”
Filmin senaryosunu yazan Wachowski kardeşler filmi günümüz şartlarına 11 eylül sonrası şartlarına uyarlamışlar. Filmde dünyanın büyük güçlerinin terörizmi aslında sadece politik bir araç olarak kullandığına dair güzel göndermeler var. Kendisine en büyük düşman olarak eşcinseller, yabancılar ve müslümanları gören bir dikta rejimi bize hangi ülkeleri hatırlatıyor acaba. Kuran bulundurmanın yasak olması gibi ilginç detaylar mevcut filmde. Fakat filmde eşcinselliğe önemli bir vurgu var diğer sistem dışı öğeler fon olarak kullanılıyor. Aslında bu filmin rotasını önemli oranda değiştiren bir vurgu. Çünkü verilen mücadele bu vurguyla anarşist felsefeden arınmış oluyor. Bir özgürlük mücadelesine dönüşüyor film. Bu eşcinsel vurguda Lary Wachowski’nin katkısı olabileceğini düşünüyorum. Lary Wachowski ‘nin cinsiyet değiştireceğine dair söylenti var ve açıkça kadın elbiseleri giyip dişilik hormonları aldığı söyleniyor.
Filmi oluşturan çizgi roman, senaryodan sonra gelelim filmin kendisine. V for Vendetta aslında eğlendirici ama eğlendirirken de bir yandan dünyada da neler olup bittiğiyle ilgili düşündüren bir film. Asıl çelişki de burada zaten. Diskoda dans ederken duvardaki görüntülerde Afrika’da açlık çeken insanları görüyorsunuz. Koştuğu kulvara önemli yenilikler getiren Wachowksi kardeşlerden sonra şiddeti felsefe ve şiirle harmanlayan,bir yandan popüler kültüre bir yandan alternatif kültürlere de göz kırpan yönetmen Hollywood sinemasına hizmet ettiğini unutmuyor. İyi dövüşen kahramanımız bu kez Sheakspear’dan alıntı yapıyor bu hoşumuza gidiyor, düşünce kurşun geçirmez diyor ama düşüncenin kendisi ortada yok . Hollywood ne kadar anarşist olabilirse işte V de o kadar anarşist ve kapitalizme karşı. Fight club gibi bizim kendisini solcu, anarşist, underground zanneden ne kadar gencimiz varsa onların gönüllerini fetheden bir filmleri daha oldu. Filmde yanlış bir referans verilmiş Latince “Vi Veri Vniversum Vivus Vici “ (Hakikatin gücüyle ben yaşarken evreni fethettim ) Goethe nin Faust’unda veya başka bir faust’ta geçmiyor. Söz 20. yüzyılda yaşamış olan okkültist Aleister Crowley’e ait. Film hakkında son bir ayrıntı : filmin yapım tarihi aslında 2005 ama bir yıl gecikmeyle gösterime girmesinin sebebi Londra’ya yapılan terör saldırıları. Anlaşılan filmin ancak bir yıl sonra gösterime girmesinin daha güvenli olduğunu düşünmüşler sayın yetkililer.
V’yi canlandıran matrixin ajan smith’i Hugo Weaving’in performansı yüzünde maskesini çıkarmadan sadece sesi ve beden diliyle ve “V” harfine verdiği o eşsiz tınıyla muhteşem. John Hurt diktatör tiplemesinde oldukça başarılı. Natalie Portman burada filmin light kalmasını sağlamış ki herkesin midesine oturmasın. Stephen Rea dedektif rölünde kafası karışık çünkü yönetmen kötü polis istemiyor. Deitrich rolünde Stephen Fry çok başarılı. İkinci adam Creedy rolünde Tim Pigott-Smith performansı iyi.
İnceleme: Rahmi Uyar

...
yazar Angelica, Mayıs 23, 2010
...
yazar aias, Ağustos 05, 2010
...
yazar aias, Ağustos 05, 2010
...
yazar ares, Ağustos 18, 2010
V : Seni 10 dakika önce öldürdüm, sen uyurken.